S101- Rinolit nedir ?
	Y101- Rinolit yabancı cisim, kan ya da mukus etrafında oluşan nasal konkresyonlardır.
	
	S102- Nasal septum perforasyon nedenlerini sayınız.
	Y102- A) Septum cerrahisi 
	B) Burun karıştırmaya bağlı ülserasyon ve perforasyon
	C) Krom levhalama endüstrisinde asit parfümlerin         inhalasyonuna bağlı krom perforasyonu
	D) Enfiye ya da kokain bağımlılığı
	E) Septuma yerleşmiş yabancı cisimler
	F) Lupus vulgaris
	G) Tersiyer sifiliz
	H) Septum hematomu ya da absesi
	I) Wegener’s granulomatosis
	J) Habis hastalıklar 
	K) Rinitis sicca ya da kazeosa
	L) Poliplere, yabancı cisimlere ya da rinolitlere bağlı bası
	
	S103- Fasyal iskelete gelmiş bir kurşun yarasına hemen yapılması gereken tedaviyi belirtiniz.
	Y103- A) Hava yolunu sağlayınız ve hastayı hemen resüssite edin.
	B) Major kanayan damarları bağlayın ve devitalize dokuları      temizleyin.
	C) Fasyal iskelet elemanlarını fonksiyonel pozisyonuna göre      sabitleyiniz.
	D) Greftle ya da mümkün ise primer olarak yarayı          kapayınız.
	
	
	
	S104- Le Fort fraktürü olan bir hastanın kırık dişleri neden korunmalıdır?
	Y104- Dişler kırık olsalar dahi cerrahi redüksiyonu takiben atel applikasyonunu biçimlendirmek amacıyla korunmalıdır.
	
	S105- Nasal septum absesinin komplikasyonları nelerdir ?
	Y105- Kartilaj nekrozuna bağlı olarak ekstrnal deformite gelişebilir. Devitalize mukozanın abuklanmasından sonra ortaya septal perforasyon çıkabilir. Menenjit ve kavernöz sinüs trombozları günümüzde nadir komplikasyonlardır.
	
	S106- Bir çocuktaki unilateral nasal akıntının anlamı nedir ?
	Y106- Bu hiç bir zaman küçümsenmemesi gereken unilateral bir patolojinin önemli bir belirtisidir. En sık karşılaşılan neden kavite içindeki bir yabancı cisimdir. Diğer nadir nedenler arasında tümörler, unilateral sinüzit, spesifik infeksiyonlar ve infestasyınlar sayılabilir. 
	
	S107- Oroantral fistüle neden olan etyolojik faktörleri sıralayınız.
	Y107-   Fistül şu nedenlerle oluşabilir :
	A) Diş çekimi sonrası diş kökü cebi vasıtasıyla.
	B) Maksiller antruma sublabial yaklaşım sonrası.
	C) Mmalign hastalık nedeniyle erozyon sayesinde.
	D) Üst çenenin penetran yaralanması sonrasında.
	E) Maksilladaki osteit nedeniyle
	
	S108- Nasal septumun submuköz rezeksiyonunun geç komplikasyonları nelerdir?
	Y108- SMR’un komplikasyonları arasında kartilaginöz nasal iskeletin supratip kollapsı, septal perforasyon ve iyileşme nedeniyle septumun kalınlaşması sonucunda nasal obstrüksiyonun tekrarlanması sayılabilir. 
	
	S109- Mukosel en çok hangi sinüste bulunur ? Etyolojik faktörleri açıklayınız.
	Y109- En sık frontal sinüs etkilenir. Mukus bezi duktusunun blokajı, polipoid dejenerasyona giden mukozadakistik formasyon ve sinüs ostiumunun atrezisi ya da stenozları en sık etyolojik nedenlerdir.
	
	S110- Kavernöz sinüs trombozunun klinik bulgularını yazınız.
	Y110- A) Septisemi semptomları
	B) Yüzün üst kısmının, göz kapaklarının ve            konjonktivanın ödemi ve angorjmanı
	C) Pulsasyon olmadan globun proptozu
	D) Retinal venlerin dilatasyonu
	E) Retinal venlerin dilatasyonu
	F) Komplet eksternal ve internal oftalmopleji
	G) Alında ve burun köprüsünde hissiyat azalması
	H) Bazı olgularda artmış intrakraniyal basınç semptomları       da bulunabilir.
	
	S111- Rinosklerom’un evrelerini tanımlayınız
	Y111- Birinci evre atrofik evre olup nasal obstrüksiyon ve fetit kokulu akıntı ile birlikte krutlanma ile karakterizedir. Nodüller ya da tümefaktif evrede ise yumuşak mavi-kırmızı kitleler oluşur ve bunlar daha sonra lastik kıvamına dönüşüp solarlar. Bu kitleler nasal fossada yerleşmiş olup subdermal yayılıma bağlı olarak burun tipinde belirgin genişleme olur. Son evre olan sikatrizan evrede ise fibrozis, adhezyonlar ve stenoz normal anatomiyi bozar. hastalık burundan nasofarenkse, orofarenkse ve hatta hipofarenkse yayılabilir. Bunun yanında nadir de olsa larenks, trakea ve bronşlar tutulabilir.
	
	S112- Sfenoid sinüs pnömatizasyonu derecelerini ve bunun cerrahi önemini belirtiniz
	Y112- Kuzey avrupanın erişkin populasyonunun yaklaşık % 1’I rudimenter bir sinüse sahiptir (konkal pnömatizasyon) ve durum transsfenoidal transnasal hipofizektomi için bir kontrendikasyon kabul edilir. Presfenioid pnömatizasyon ise sinüsin hipofizer fossanın anterior duvarına kadar gelişimini gösterir (populasyonun % 40’ı). Postsfenoid ve oksipital pnömatizasyon ise sinüsün en azından hipofizer fossanın altına kadar ya da daha ileri bir şekilde pnömatize olmasını gösterir.
	
	S113- Lateral darbe nedeniyle oluşan nasal travma neticesinde hangi hava yolunun obstrüksiyonu en muhtemeldir ?
	Y113- Nasal septumun eğilmesine bağlı olarak darbe tarafındaki havayolu.
	S114- Trimalar fraktürün klinik bulgularını tarif ediniz.
	Y114- A) Eminentia malarisin düzleşmesi yumuşak doku şişmesi       bu bulguyu maskelemeden önce görülebilir.
	B) Yumuşak doku şişmesi
	C) Diplopi bulunabilir
	D) Processus coronoideus’un ileri doğru hareketine        obstrüksiyon sonucu gelişen trismus bulunabilir.
	E) Infraorbital sınırda step deformitesi palpe edilebilir.
	F) Yanaklarda anestezi ya da parestezi saptanabilir.
	
	S115- Nasal septumun submuköz rezeksiyonunun geç komplikasyonları nelerdir ?
	Y109- Bu genellikle ilk olarak erişkin hayattta ortaya çıkan multipl telanjiektaziler ile karakterize otozomal dominant bir hastalıktır. Telanjiektaziler dilate kapiller ve venüllerden oluşur ve üzerindeki endotel çok ince olup kas tabakasından yoksundur. Şiddetli rekürren kanamalar burundan, ağızdan, mideden ve deriden ortaya çıkabilir. Bu hastalık ile pulmoner A-V fistula ve splenik arter anevrizması arasında belirgin bir ilişki vardır.
	
	S116- Burnun granulomatöz hastalıklarını ve bunun nedenlerini açıklayınız.
	Y116- A) Sifiliz 
	B) Tüberküloz
	C) Sarkoidoz
	D) Yabancı cisim
	E) Wegener’s granulomatozis
	F) Mantarlar
	G) Lupus eritomatozis
	H) Ağır metal zehirlenmesi
	I) Lethal midline granuloma 
	
	S117- Rhinofima nedir?
	Y122- Rhinofima eksternal burnun alt yarısını büyük ve  morumsu  kırmızı bir renge çeviren, hipertrofi ve kronik inflammatuar değişimler ile karakterize bir durumdur. Genellilke 40 yaş üzerindeki beyaz erkekleri etkiler ve akne rosacea’nın bir belirtisi olabilir. Histolojik muayene bulguları sebase gland hipertrofisi, skarlanma ve akantozdur.
	S118- Epistaksisin lokal nedenlerini sıralayınız
	Y118- A) Travma: önemsiz, major, nasal fraktür, yabancı cisim ve      cerrahi
	B) Inflammasyon: rhinitis sicca, pemfigus
	C) Infektif: akut ya da kronik, spesifik ya da non-spespefik
	D) Neoplastic:  
	- Selim: hemanjiofibrom, papillom,        septumun granulomu
	- Habis: karsinom, melanom ya da midline      granuloma
	E) Idiopatik 
	F) Ilaçlar: kokain kullanımı
	G) Konjenital vasküler malformasyonlar
	
	S119- Herpes simpleks tanısını nasıl ispatlarsınız ?
	Y119-   Olguların bir çoğunda klinik tanı yeterli olduğu halde kültür  ve elektron mikroskopisi tanının ispatlanması için yegane  yöntemlerdir.
	
	S120- Akut maksiller sinüsit’in etyolojik faktörlerini sıralayınız.
	Y120- Infeksiyona predispozisyonun ve/veya azalmış silier temizlemenin neden olduğu staz yol açar.
	Obstrüksiyona yol açan faktörler şunlardır :
	A) Travma, kaza, cerrahi ya da barotravma
	B) Neoplazi 
	C) Polipozis
	D) Yabancı cisim
	E) Infeksiyona, allerjiye ya da inflammasyona bağlı olarak      gelişen ödem 
	
	Mukosilier temizlemeyi etkileyen faktörler şunlardır:
	A) Sigara
	B) Ilaç bağımlılığı (kokain)
	C) Kartagener ya da Young sendromları
	D) Infeksiyon (dental sepsis,adenoidit vb) ya da viral        infeksiyonlar
	E) Mukus membranların kurumasına yol açan çevresel       etmenler
	F) Mukoviskidozis
	S121- Maksiller karsinomları sınıflandırınız
	A) Ohngren tarafından tanımlanan anatomik şekilde
	B) TNM
	Y121-  Ohngren düzlemi medial kantuslardan ve mandibula açısından geçen bir horizontal düzlem olarak tanımalnır. Bu hattın üzerinde kalan kısımlarında tümör olan hastaların 3 yıllık sürvileri yaklaşık % 30, bu hattın altında kalan kısımda tümör olan hastaların 3 yıllık sürvileri 5 70’tir. 
	
	TNM Sınıflaması :
	Tx: Primer tümör değerlendirilemez.
	To: Primer tümör belirtisi yok.
	T1: Antral mukoza ile sınırlanmış infrastrüktürler ile           ilişkili tümör. Kemik erozyonu ya da destrüksiyonu yok.
	T2: Sert damak ve/veya orta meatusu içeren infrasrüktür-               lerde erozyon ya da destrüksiyon yapmış tümör ve           kemik erozyonu yapmayan antral mukoza ile sınırlı         suprastrüktürlerin tümörleri.
	T3: Şu oluşumlardan her hangi birini invaze eden tümör :        Yanak cildi, maksiller sinüs arka duvarı, orbita tabanı ya         da madial duvarı, anterior etmoid sinüs.
	T4: Orbita yapılarını ve/veya kribriform plak, posterior          etmoid sinüsler, sfenoid sinüs, nasofarenks, yumuşak          damak, pterigomaksiller fossa, temporal fossa ya da kafa          tabanına yayılmış tümör.
	No: Lenf nodu tutulumu yok.
	N1: Ipsilateral 3 cm’den küçük tek lenf nodu.
	N2: Ipsilateral 3 cm’den büyük ve 6 cm’den küçük tek bir          lenf nodu. Ipsilateral multipl lenf nodları 6 cm’den          küçük bilateral ya da kontrlateral lenf nodları.
	N3: 6 cm’den büyük lenf nodları.
	Mo: Uzak metastaz yok.
	M1: Uzak metastaz mevcut.
	
	
	
	
	
	S122- Juvenil anjiofibromda seks insidansı nedir ? Hangi yaş grubu etkilenir ? En sık prezentasyon formları nelerdir ? Tümörün nerden kaynaklandığını düşünülür ?
	Y117- A) Esasen büyük bir çoğunlıkla erkeklerde hakimdir.
	B) 7-32 yaşları arasında görülürse de adelosan çağında        baskındır. Erişkinlerde izole olgularda bildirilmiştir.
	C) Nasal obstrüksiyon ve epistalsis.
	D) Nasal erektil dokunun hamartamatoz malformasyonları      olduklarına inanılır. Pterigo-maksiller fossa’da da         bulunabilirler. 
	
	S123- Epistaksis temel nedenlerini sıralayınız.
	Y123- A) Koagulasyon bozuklukları:
	a- Konjenital: hemofili, Christmas hastalığı, von       Willebrand hastalığı.
	b- Ilaca bağlı: heparin, warfarin, asğirin ve                     sitotoksik droglar. Sulfonamidler ve kloramfenikol                  aplastik anemi ve trombositopeniye yol açan                    idiosinkratik reaksiyonlara yol açabilir.
	c- Metabolik: karaciğer ve böbrek yetmezliği
	d- Nütrüsyonal defektler: skorbüt
	e- Neoplastik: lösemi
	f- Idiopatik: trombositopeni
	g- Septisemiye, travmaya ya da obstetrik        komplikasyonlara bağlı olarak gelişebilen                      dissemine intravasküler koagülasyon.
	h- Massif kan transfüzyonlarına bağlı tüketim         koagülopatisi
	i- Şiddetli infeksiyonlar
	B) Kan damarı anormallikleri
	a- Konjenital: herediter hemorajik telenjiektasi
	b- Mönckeberg sklerozu 
	c- Arterin tunica madia’sının dejenerasyonu
	
	Arteryel ve venöz hipertansiyonun ve heyecanlanmanın etyolojik rolü tam olarak ispatlanmış değildir fakat bunlar olmuş kanamanın persistansına muhtemelen yardım eder.
	
	
	S125- Atrofik rinit bulgularını tarif ediniz.
	Y125- Hem nasal mukozanın hem de alttaki konka kemiklerinin progressif atrofisi ile karakterize bir durumdur. Nasal pasajlar anormal olarak genişler ve visköz sekresyonlar birikerek kurur, kabuklanır ve bunun neticesinde kötü bir koku ortaya çıkar.
	Kadınlar erkeklere nazaran daha çok etkilenirler ve hastalık latin, çingene ve Sami ırkından olanlarda daha sık gözlenir.
	Etyolojik faktörler arasında şu etmenler sayılabilir:
	A) Aşırı rezeksiyon cerrahisi (özellikle konkaların)
	B) Sifiliz
	C) Kötü nütrisyon ve hijyen faktörleri
	D) Demir eksikliği anemisi
	Histolojik olarak kolumnar epitelden yassı yassı epitele doğru giden bir metaplazi vardır ve kompound alveoler bezler sayıca azalmışlardır. Arteriolar vasodilatasyon ve endarterit bulunabilir. Kapiller endotelyum sitoplazması artmıştır ve bu da alkalin fosfataz ile pozitif reaksiyona yol açar. Aktif olarak kemik absorbsiyonu hemen hemen daima bulunur.  
	
	S126- Atrofik rinit tedavisini anlatınız.
	Y126- A) Konservatif Tedavi:
	a- Krutların temizlenmesi için devamli alkalen nasal       duş
	b- Aşırı bakteriyel büyümeyi inhibe etmek için         gliserin içinde % 25’lik glukozlu burun damlaları
	c- Metaplaziyi durdurmak amacıyla östrodiol        kremleri
	d- Nasal sekresyonları stimüle etmek amacıyla oral       potassium iodid
	B) Cerrahi Tedavi:
	a- Nasal hava yolu patansında kısıtlama
	ı-  Nostrillerin plastik yolla kapatılması
	ıı- Submukozal olarak injekte edilen % 50        gliserin içinde politeraflouroetilen 
	b- Vasomotor tonusu degiştirmek için alınan         önlemler
	ı- Servikal sempatektomi
	
	S127- Burunda ascaris ile presente olan bir çocuğun tedavisi nasıl yapılır?
	Y127- Solucan bir forseps ile yakalanıp çıkarılır. Infestasyonlar ise şu şekilde kontrol altına alınır:
	A) Piperazin 
	B) Gastrointestinal traktustan ölü solucanları temizlemek      amacıyla magnesium sulfat gibi bir purgatif verilir.
	
	S128- Nasal kemiklerin fraktürlerinin sınıflandırması nasıl yapılabilir?
	Y128- A) Lateral deplasman
	B) Frontal deplasman
	a- Nasal kemikler kollabe olur ve septum         akerdeonvari kırılır.    
	b- Nasal kemikler kollabe olur ve septum        akerdeonvari kırılır ve maksillanın frontal        prosessleri kırılır.
	c- Nasal kemikler laterale doğru dağılmış      maksillaların frontal uzantıları arasına doğru girer.      Kemikler maksiller antruma ya da anterior etmoid      hücreler içine girebilir. Interpalpebral mesafede      genişleme ortaya çıkabilir.
	
	S129- Burnu etkileyen herediter hemorajik telenjiektazinin tedavi metodlarını sıralayınız.
	Y129- A) Akut dönemde gerekli olan ressüsatif önlemler yanında       parmak basısı, dikkatlice yapılan koterizasyon, anterior       tampon ya da balon tamponlaması uygun olabilir.  
	B) Uzun dönemde ise başarı oranı değişen bir çok teknik       uygulanabilir. Bunların arasında:
	a- Skuamöz metaplaziyi uyarmak için oral ya da         topikal östrojen kullanımı
	b- Septodermoplasti
	c- Arteriel embolizasyon
	d- Internal maksiller, anterior etmoid ya da eksternal       karotis arterlerinin ligasyonu
	e- Radyoterapi
	f- Lazer tedavisi
	
	S130- Lethal Midline Granülomu’nun bulgularını açıklayınız.
	Y130- Genellikle burundan başlayıp daha sonra yumuşak dokuları, kartilajı ve kemiği etkileyen, yavaş olarak ilerleyen destrüktif bir ülserasyondur. Olguların çoğunda hastada sistemik bir belirti olmaz ve eritrosit sedimentsayon hızı yüksek değildir. Histolojik olarak atipik sellüler eksüda ile birlikte nekroz bulguları verir. Lezyonun malign bir lenfoma olduğuna inanılmaktadır.
	
	S131- Blastomyces dermatidis’e bağlı blastomikoz hangi kıtada görülür?
	Y131- Kuzey Amerika
	
	S132- Anterior nasal tamponlamanın komplikasyonları nelerdir?
	Y132-  A) Işlemin Komplikasyonarı:
	a- Intranasal yapılara verilebilecek olan hasarlar       (Mukozal döşeme, alt ya da orta konkanın        fraktürleri, kribriform plağın hasarı vb.)
	b- Hastanın duyduğu rahatsızlık ve ağrı
	c- Vazovagal atak
	B) Tampona Bağlı Komplikasyonlar:
	a- Nasal obstrüksiyon
	b- Rahatsızlık
	c- Hipoksi ve olası konfüzyon
	d- Infeksiyon
	e- Mmedikasyonlara bağlı allerjik reaksiyon
	f- Iodiform toksisitesi
	g- Tamponun inhalasyonu ya da yutulması
	h- Kanamanın kontrolündeki başarısızlık
	C) Uzun Dönem Komplikasyonlar:
	a- Intranasal adhezyonlar
	b- Deplase nasal yapılara bağlı olarak gelişen        semptomlar 
	
	S133- Prick cilt testinde ne gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir?
	Y133- A) Yapılan işleme karşı gelişen vagovagal bir reaksiyon
	B) Allerjen injeksiyonuna karşı gelişen fatal anaflaksi
	C) Cilt temizleyicilerine karşı gelişen lokal reaksiyon
	D) Allerjenlere karşı gelişen şiddetli lokal reaksiyon
	E) Infeksiyon inokülasyonu   
	S134- Wegener’s granulomatosis bulgularını açıklayınız.
	Y134- Orijini bilinmeyen sistemik bir hastalıktır. Bütün respiratuar sistemin nekrotizan granulomları, hem arterleri hem de venleri tutan genel fokal nekrotizan vaskülit bulguları ve nekrotizan gromerülitis ile karakterizedir. Hastalar malasi, güçsüzlük ve göğüs infeksiyonları ile presente olabilirler. Burunda kötü kokulu non-eroziv septal perforasyon ya da septal granülomatöz kitle bulunabilir. Artropati, kütane nodüller ya da purpura bulunabilir. eritrosit sedimentasyon hızı hemen daima yüksektir. Polimorfonüleer lökositik sitoplazmaya karşı gelişen antikotlar bu hastalık için hayli spesifiktir. 
	Eğer tedavi edilmez ise hastalık 6 ay içinde ölümcüldür. Hastalığın ilerlemesi septal ülserasyon, böbrek fonksiyonlarında bozulma ve pulmoner infiltrasyonlar ile karakterizedir.
	
	S135- Bir çocukta frontal dermoidin en önemli ayırıcı tanısı nedir?
	Y135- A) Ensefalosel ya da meningosel
	B) Glioma
	Bir ensefalosel ya da meningosel bebek ağladığı zaman genişler. Nasal dermoidin üzerinde ise bir sinüs ya da sinüs ağızı bulunur. Tanıyı ispatlamak için genellikle radyolojik incelemelere ihtiyaç duyulur.
	
	S136- Frontal mukosel bulgularını sıralayınız.
	Y136- A) Asemptomatik olabilir.
	B) Supraorbital bölgede baş ağrısına yol açabilir.
	C) Supraorbital sınırın medial kısmında bir şişlik şeklinde       ortaya çıkabilir ve bu şişlik basmakla yumuşak ve ağrılı       olabilir. 
	D) Proptoza ve orbitanın inferolateral deplasmanına yol             açabilir.
	E) Infekte olup piyosele dönüşebilir.
	F) Radyolojik olarak tanınabilir. Sinüs hem opak hem de       translüsen olabilir. Intersinüsal septumun deplasmanı ile       birlikte sinüsün üst sınırındaki taraklanmanın kaybı       mevcuttur. Kompütarize tomografide orbitayı ya da         anterior kraniyel fossa içeriklerini basıya uğratan bir kist       şeklinde tanınabilir.
	G) Intrakraniyel yer kaplayan bir lezyon şeklinde ortaya       çıkabilir. 
	S137- Nasal hava akımı nasıl değerlendirilebilir?
	Y137- A) Klinik olarak:
	a- Ayna üzerinde ekshalasyon paterni
	b- Hasta inhale ederken eksternal nare’ler üaerine       parmak koyma   
	B) Objektif olarak:
	a- Rinomanometri kullanarak
	b- Termografi ya da ısıya duyarlı plak kullanarak
	c- Nostrillerden pik ekspiratuar akımı ölçmek için       pik akım ölçer buruna adapte edilebilir.
	
	S138- Burundaki silier aktivitenin hastalıklarını nasıl araştırırsınız?
	Y138- A) Sakkarin klirensi: Sakkarin inferior konkanın anterior     ucuna yerleştirilir (nasal girişin yaklaşık 1.5 cm arkasına).      Hastanı tad duyusunu hissettiği zaman ölçülür. 20 dakika      normalin üst sınırı olarak kabul edilir.
	B) Percarbol gibi partiküller yerleştirilir ve geçişlerinin hem       zamanı ölçülür hem de gözlenir.
	C) Biopsi alınarak hem ışık hem de elektron mikroskobu        altında incelenir.
	D) Buruna ve sinüse radyoisotop partiküller yerleştirilerek       bunun klirensi seri sintigrafiler ile ölçülür.
	
	S139- Burunda ruama neden olan infektif organizma hangisidir?
	Y139- Loefflerella mallei
	
	S140- Paranasal sinüslerin maligniteleriyle ilgili etyolojik faktörleri sıralayınız.
	Y140- A) Respiratuar mukoza üzerinde etki eden sigaranın kronik       irritasyonu 
	B) Maksiller sinüs içinde Torotrast kontrast maddesi
	C) Özellikle etmoid sinüslerin adenokarsinomları talaş          tozuna uzun dönem maruz kalma ile ilişkilidir.
	D) Güney Afrika Bantu’sunda ev yapımı enfiye
	E) Viral infeksiyon (Epstein Barr) ile ilişkili olan Burkitt       lenfoması
	F) Krom, nikel, arsenik
	G) Akdeniz ekstraksiyonu
	S141- Nasal poliposis (selim, basit) ile ilgili etyolojik faktörleri sıralayınız.
	Y141- A) Nasal poliplerin nedenleri bilinmemektedir fakat öne             sürülen 3 ana faktör:  
	a- Infeksiyon
	b- Bernoulli etkisi
	c- Allerji: Nasal allerji insidansı normal popülasyon       ile nasal polipleri olan kişilerde aynıdır. 
	B) Nasal poliposisin insidansının arttığı durumlar:
	a- Kistik fibroz
	b- Astım
	c- Aspirin intoleransı
	d- Hipertansiyon
	e- Kartegener’s ve Young sendromları
	
	S142- Deviye bir nasal septumun olası etkilerini sıralayınız.
	Y142- A) Nasal obstrüksiyon
	B) Östaki tüpü disfonksiyonu
	C) Deviasyonun karşı tarafındaki kontrlateral inferior          konkanın hipertrofisi 
	D) Hava akımı defleksiyonu septal mukozanın anormal bir       şekilde kurumasına yol açtığı zaman epistaksis
	E) Eksternal nasal konturun değişmesi
	F) Baş ağrısı, anterior etmoid sendrom ve epifore
	
	S143- Posterior koana latrezideki cinsiyet oranı nedir?
	Y143- 2 bayana 1 erkek
	
	S144- Rinoserebral fikomikozda seçilecek spesifik ilaç hangisidir?
	Y144- Amphoteracin B, 5- Flourouracil ve bazen de heparin
	
	S145- Nasal kavitenin vida kurdu ile infestasyonunun tedavisi nedir ve bu tedavi ne kadar sürdürülmelidir?
	Y145- Hem kurtları hem de larvaları öldürmek için 6 hafta boyunca haftada 2-3 kere nasal kavitelere % 25’lik kloroform solüsyonu verilir. Her işlemden sonra ölü kurtlar ve larvalar burundan ya sümkürerek ya da aspire edilerek temizlenir. Irrigasyon ve tuvalet için genel anestezi gerekebilir. 
	
	S146- Orbital “blow-out” fraktürünün klinik bulgularını yazınız.
	Y146-  Saf blow-out fraktürleri sık değildir ve eğer oluyorsa herniasyon orbita tabanının zayıf olan posteromedial bölümünden olur. Komplike blow-out fraktürlerine ise daha sık rastlanır ve orbita sınırını içine alarak ya trimalar fraktür ile birlikte ya da trimalar fraktür olmadan karşımıza çıkarlar. Şu bulgular bulunabilir:
	A) Diplopi: Bu bulgu genellikle yukarı bakışta en kötüdür       ve şu nedenler ile ortaya çıkabilir:
	a- Ödem ve yağ herniasyonu
	b- Inferior rektus kasının entrapmanı
	c- Inferior oblik kas entrapmanı: Entrapman testi       korneaya topikal anestezi verilip daha sonra        skleraya traksiyon uygulayarak globun rotatuar       hareketlerinin kontrol edilmesiyle ya da diğer           oftalmolojik testler ile yapılır.  
	B) Enoftalmos
	C) Epistaksis
	D) Infraorbital sinir anestezisi
	E) Konvansiyonel radyografi ya da tomogramlar defekti             belirleyebilir.
	
	S147- Nezlenin seyrini açıklayınız.
	Y147-  4 evre düşünülebilir:
	A) Prodromal: Bir kaç saat sürebilen gıdıklanma hissi ve       temiz bir burun ile karakterize olan lokal invazyon ve       nasal iskemi mevcuttur. 
	B) Irritasyon ve erken reaksiyon: Infeksiyon yüzey üzerinde       ve lenfatikler vasıtasıyla yayıldığından dolayı ilerleme       zamanı değişkendir (saatler ya da günler). Hapşırma, su       gibi akıntı ve nasal obstrüksiyon semptomları ortaya      çıkabilir. Mukus membran kırmızıdır ve şişmiştir. Hafif       ateşin genel semptomları bulunur.
	C) Venöz staz ve sekonder infeksiyon: Akıntı kalınlaşır,   
	    azalır ve mükopürülan bir karakter alır. Mukoza koyulaşır,      nasal obstrüksiyon ve toksemi en kötü hallerindedir.
	D) Rezolüsyon: Tüm semptom ve belirtilerin gerilemesiyle      birlikte olan iyileşme genellikle 10 gün içinde gerçekleşir.
	
	S148- Büyüyen bir hipofiz tümörünün lokal bulgularını sıralayınız.
	Y148- A) Optik traktusların ve sinirlerin irritasyonuna bağlı         semptomlar. Ör: genellikle bitemporal hemianopi şeklinde      görme defektleri  
	B) Kavernöz sinüsler içindeki sinirlerin irritasyonuna bağlı      semptomlar. Ör: III, IV ve VI. kraniyel sinirlerin parezileri
	C) Özellikle artan intrakraniyel basınca yol açan          intrakraniyel tümörün büyüme belirtileri. Ör: baş ağrısı       ve papilla ödemi
	D) Eroziv tümör belirtileri. Ör:
	a- Şiddetli baş ağrısı
	b- Koma
	c- Oftalmopleji
	d- Menengism
	e- Görmede azalma
	
	S149- Hipofiz tümörlerini sınıflandırınız.
	Y149- A) Anterior hipofiz tümörleri
	a- Selim: kromofob, eosinofil ya da basofil                      adenomlar
	b- Habis: karsinom 
	B) Bezin gelişimsel kistleri ve tümörleri
	a- Rathke kesesinin kalıntılarının kistleri
	b- Kraniyofarengioma
	c- Teratoma
	d- Kolesteatoma
	e- Kordoma
	C) Nörohipofiz tümörleri
	a- Intrasellar ganglionöroma
	b- menegiom ve glial hücre tümörleri
	D) Metastatik tümörler
	Ör: bronş, meme, alciğer, lösemi
	
	S150-  Koanal atrezinin insidansı nedir?
	Y150-  8000 canlı doğumda 1
	
	
	
	S151- Frontal sinüs ampiyeminin intrakraniyel komplikasyonlarını sıralayınız.
	Y151- Intrakraniyel komplikasyonlar direkt yayılım yoluyla, venöz tromboflebit yoluyla ya da olfaktör sinirin perinöral dokuları boyunca olur.
	A) Menejit
	B) Kortikal venöz tromboz
	C) Ekstradural abse
	D) Subdural abse
	E) Kavernöz sinüs trombozu
	F) Özellikle frontal lobda ortaya çıkan beyin absesi
	
	S152- Le Fort II fraktürünü sınıflayınız.
	Y152- Bu yüzün orta 1/3 kısmının fraktürüdür ve bu fraktürlerin bir çok tipini ilk olarak sınıflayan Fransız araştırmacı Le Fort’un ismini taşır. Le Fort tanımlamalarını değişik yönlerden gelen değişik şiddetlerdeki güçlere maruz bırakılan kadavraların disseksiyonları neticesinde gerçekleştirmiştir.
	Le Fort II fraktür hattı maksiller sinüs antrumunun lateral duvarından / tabanından içeri  ve yukarı doğru ilerler, maksilla ve zigoma arasından geçerek orbitanın medial duvarına uzanır. Inferior orbital duvardan geçerek lakrimal kanalı çaprazlar ve burun kemiklerinin hemen üzerinde yüzün diğer tarafından gelen fraktür hattı ile birleşir. Yüzün 1/3 orta kısmı kafa tabanından etmoidin vertikal planının, vomerin ve pterigoid plakların fraktürü ile ayrılır. Fraktür hattı lateral duvardaki fraktür ile birleşmek üzere maksiller antrumların  posterior duvarlarını çaprazlar.
	
	S153- Erizipel bulgularını tarif ediniz.
	Y153- Erizipel hemolitik streptokokların neden olduğu ve genellikle yüzün cilt ve yumuşak dokularını tutan akut bir inflammasyondur. Koyu kırmızı ve ağrılı bir inflamme doku ile normal doku arasında keskin bir demarkasyon hattı mevcuttur. Ateş ve malazi olaya eşlik eder. Sistemik penisillin genellikle infeksiyonu ortadan kaldırır.
	
	S154- Paranasal sinüs osteomları en sık nerede ortaya çıkar?
	Y154- Bunlar en sık paranasal sinüsler içinde ortaya çıkarlar (Radyolojik olarak incelenen populasyonun % 1’I). Genellikle inferiorda frontoetmoid sütür hattında ortaya çıkarlar. 
	S155- Konjenital sifilizin rinolojik bulguları nelerdir?
	Y155- A) Infantın genellikle 3. hafta ile 3. ay arasında olmak          üzere burnu akar. Bu akıntı mukopürülan bir sekresyon       olup nasal vestibül etrafında fissürleşme mevcuttur.         Beraberinde bulunan nasal obstrüksiyon emme         güçlüklerine yol açabilir.
	B) Pubertede gomlar ortaya çıkar. Atrofik rinite zemin          hazırlayabilen mukus membran atrofisi bulunabilir. Nasal       septum destrüksiyonu septal perforasyona, epistaksise ve       nasal septum kollapsına neden olabilir. Septal kollaps ise       karakteristik olarak burun köprüsünün çökmesine yol            açabilir. 
	Sekonder ve tersiyer sifilizin kombine bulguları konjenital sifilizde de görülebilir.   
	
	S156- Impetigodaki infektif organizmaları isimlendiriniz.
	Y156- Streptococcus pyogenesis ve bunun yanında Staphylococcus aureus ile sekonder infeksiyon. 
	
	S157- Aterior etmoid sendrom’un bulguları nelerdir?
	Y157- Bu sendrom orta konkadan kaynaklanan refere ağrı bölgesinde lokalize persistan ağrı ile karakterizedir.Bu bölge yukarıda kaşların medial bileşkesinden başlayıp burun sırtı boyunca aşağı iner ve bazende burun tipine kadar uzanır. Orta hattı çaprazlamaz. Sık olarak göz altından zigomaya doğru yayılır. Ağrının hasta üzerinde son derce deprerssan  bir etkisi vardır. Gözlük kullanmak ağrıyı arttırabilir. Orta konkanın anterior kısmı üzerinden ve aynı taraf karşısındaki nasal septum üzerinden submukozal olarak ilerlerken anterior etmoid sinirlerin maruz kaldıkları basılar en önemli sebeplerdir. Septal deviasyon sıklıkla etyolojik bir etmendir. 
	Tanıyı ispatlamak için:
	A) Nasal septumu ve orta konkayı probe ederek ağrı        oluşturmak
	B) Semptomları kokain gibi lokal anestetik bir                      madde ile ortadan kaldırmak gerekir.
	
	
	S158- Erişkinde gözlenen unilateral bir nasal polibin klinik önemi nedir?
	Y158- Bilateral nasal poliplerin büyük bir kısmı basit selim poliplerdir. Unilateral bir polibin varlığı neoplastik bir patolojiyi gösterebilir. Konjenital bir patoloji ekarte edilip erken histolojik inceleme yapılmalıdır.
	
	S159- Retrokolumellar bir venden rekürren epistaksisi olan 8 yaşındaki bir çocuğu nasıl tedavi edersiniz?
	Y159- Problem genellikle vestibül içinde destrüksiyona ve retrokolumellar venin kanamasına neden olan rekürren bir infeksiyondur. Antiseptik bir pomat ile ya da petrollium jeli ile tedavi bu etyolojik etmeni ortadan kaldırabilir ve koterizasyon yanında faydalı bie ek tedavi yöntemidir.
	
	S160- Maksiller sinüs röntgen olmadan nasıl araştırılabilir?
	Y160-  A) Klinik: Illüminasyon
	B) Ultrason
	C) Termografi
	D) Operasyon esnasında:
	a- Eksploratif ponksiyon
	b- Caldwell Luc
	c- Intranasal antrostomi
	d- Lateral rinotomi
	
	S161- Klasik trigeminal nevraljinin bulguları nelerdir?
	Y161- Bu hastalık genellikle erişkin yaşlardaki bayanları etkiler. Trigeminal dermatomu ve bunun özellikle maksiller bölümünü etkileyen ağrı paroksismaları ile karakterizedir.Ağrı yüz yıkama, traş olma ve hatta dokunma ile dahi uyarılabilir. Ağrı atakları arasında değişken zaman periodları olan remisyonlar mevcuttur. Bu gelecek diğer atağın korkusu ile hastayı sıkıntıya sokar. Zaman geçtikçe remisyon periodları uzayabilir ya da daha da sıklaşarak yüzün aynı tarafındaki diğer trigeminal dermatomları etkileyebilir. Hastalık çok nadiren orta hattı çaprazlayarak karşı tarafa geçer.  
	
	
	
	
	S162- BOS rinoresini nasıl araştırırsınız?
	Y162- A) Klinik olarak: Akıntının incelenmesi şunu gösterebilir:
	a- Akıntı beklemekle pıhtılaşmaz.
	b- Akıntıda glukoz vardır.
	c- Öne eğilince ya da ıkınınca akıntının                     miktarında artma olur.  
	d- Akıntı ipek mendil üzerinde sertleşmez.
	B) Radyolojik olarak (BOS sızıntısının yolunu belirlemek       için):
	a- Düz grafiler bir aeroseli ortaya çıkarabilir.
	b- BT kesitleri fraktür hattını ya da sızıntının       olduğu anterior kraniyel fossada belirgin        dehisansları ortaya koyabilir.
	c- Radyoisotop kullanılarak yapılan dinamik         inceleme yönteminde Indium 111 ile işaretlenmiş       DTPA lomber subaraknoid bölgeye verildikten       sonra sızıntı bölgesi bulunana kadar hastanın       kesitleri alınır.
	
	S163- Impetigonun tedavisi nedir?
	Y163- Klorheksidin gibi antiseptik bir solüsyonun ya da auromisin gibi geniş spektrumlu bir antibiotik pomadının düzenli olarak kullanılması genellikle hafif olgular için yeterlidir. Daha şiddetli olgular için bir kür flucloxacillin tedavisi ve buna ek olarak benzil penisillin gerekebilir.
	
	S164- Orofasyal herpes simplex tedavisini özetleyiniz.
	Y164- A) Hiç bir tedaviye gerek yoktur. Sadece hastanın gene         durumu düzeltilir.
	B) % 70’lik alkol gibi astrenjenler önerilebilir.
	C) Asiklovir: Bu pahallı ilaç sadece erken evrede ve hatta       prodromal evrede kullanıldığı zaman etkilidir. Daha       ciddi herpes tedavilerini komplike edebilecek olan viral       direnç gelişimi riski mevcuttur.
	D) Idoxuridine: Bu daha az pahallı olan ilaç topikal olarak       kullanılır ve asiklovre göre etkisi daha azdır ve gözden       düşmüştür. 
	
	
	S165- Antrokoanal polip bulguları nelerdir?
	Y165- Bu polip klasik olarak maksiller sinüs mukozasından menşey alır ve sinüsün aksesuar ostiumundan protrude olur. Genellikle çocuklarda ya da ergenlik çağında olanlarda görülür. Polip şiştikçe nasofarenkse doğru büyür ve şu semptomlara yol açar:
	A) Başlangıçta unilateral, daha sonra ise bilateral burun          tıkanıklığı
	B) Başlangıçta unilateral olan burun akıntısı
	C) Ses kalitesinde değişim -hiponasalite
	D) Horlama
	E) Sesli yemek yeme
	Polip bazen anterior rinoskopide görülebilir fakat daha sık olarak posterior rinoskopide nasofarenkse yerleşmiş gri-beyaz bir kitle şeklinde karşımıza çıkar. Röntgenogramda aynı taraf maksiller sinüsünde opasite ve postnasal bölgede oklüzyon saptanabilir.
	Cerrahi yolla çıkarılması sonrasında yapılan histolojik incelemede basit selim polip olduğu ortayaçıkar.
	
	S166- Burun atellenmesini ve tamponlanma metodlarını anlatınız.
	Y166- Nasal iskelet eksternal olarak şu maddelerle atellenebilir:
	A) Adheziv band
	B) Paris flasteri
	C) Kurşun plaklar
	D) Yumuşak metal plaklar
	
	Mukoperiostiumu septum kartilajına yapıştırmak amacıyla yapılan intranasal tamponlama ise şu şekillerde yapılabilir:
	A) Silatik splintler
	B) Vaselin gaz
	
	Burnun internal splinti ise şu şekillerde yapılabilir:
	A) Nasal kartilaj
	B) Kemik greftleri
	C) Silastik
	
	
	
	
	S167- Oral kontrseptiflerin ve gebeliğin burun üzerine olan etkileri nelerdir?
	Y167- Yüksek dozda estrojen içeren haplar ve gebelik rinite ve nasal obstrüksiyona yol açar. Düşük doz hapların rolü ise daha az belirgindir fakat bu her iki semptomlada ilişkili olabilir. 
	
	S168- Nasal dermoid kist bulgularını tarif ediniz.  
	Y168- Bu daha çok infantil dönemde burun dorsumu üzerinde ortaya çıkma  eğilim gösteren  bir orta hat eksternal kistidir. Sadece hafif bir şişlik yaratabilirken bazen de nasal kemikleri ayıracak kadar büyüyebilir. Kist içinde amorf materyeller ve bazen de kıllar bulunabilir. Sinüs bulunabilir. Tedavisi cerrahi eksizyondur fakat meningosel mutlaka ekarte edilmelidir. 
	
	S169- Nasal sarkoidin klinik bulgularını tarif ediniz.
	Y169- Nasal akıntı, obstrüksiyon ya da sekonder sinüsit ile birlikte epistaksis olabilir. Diğer manifestasyonlar içinde burun cildinin diskolorasyonu ve nasal köprünün genel olarak şişmesi sayılabilir. Burun muayenesinde hiperemik bir mukoza üzerinde sarı nodüller ya da atrofik bir mukoza görülebilir. Zamanla septal perforasyonlar veya intranasal adhezyonlar gelişebilir ve deri lezyonları büyüyerek kuru kabuklanan nodüllere dönüşebilir. Bu nodüller birleşerek nasal tipin bulböz genişlemesine yol açabilir. Nasal lezyonlar genellikle sarkoidin diğer baş-boyun ve pulmoner manifestasyonları ile birlikte görülebilir. 
	
	S170- Opioid analjezikler a) Postnasal tampon varken, b) Anterior nasal tampon varken neden dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır?
	Y170- Tehlike nasal obstrüksiyonun ve respiratuar depresyonun kombine etkisinden dolayı mevcuttur.
	  
	 S171- Tiroid disfonksiyonunun burun üzerindeki etkileri nelerdir?
	Y171- Hipotiroidide burnu döşeyen epitel soluk ve şişmiştir. Konkalar konjestedir ve hasta nasal obstrüksiyondan şikayet edebilir. Hipertiroidide ise hastalar vasomotor düzensizlikten şikayet eder ve lenfoid dokuları hipertrofisi bulunabilir. Her iki burunda da viral tabiatlı infeksiyonların insidansı yüksektir.
	
	S172- Burnun bir kenarında ortaya çıkan pigmente bir lezyonun ayırıcı tanısını yapınız. Hasta 60 yaşındadır.
	Y172-  A) Döğme tipinde lezyon: 
	a- Yerleşmiş kir
	b- Kozmetikler
	c- Gerçek döğme
	B) Pigmente lezyonlar:
	a- Selim nevüs
	b- Seberoik keratoz
	c- Dermatofibrom
	d- Malign melanoma
	e- Pigmente basal hücreli karsinom
	C) Hemorajik ve vasküler lezyonlar
	a- Hemanjiom
	b- Hipertrofik  skar
	D) Çok nadir primer habis ya da sekonder lezyonlar
	a- Anjiosarkom
	
	S173- Baş-boyun kordomasının histolojik ve genel bulgularını belirtiniz.
	Y173- Aksiyel iskelet ile yakın ilişkideki notokord kalıntısından menşey alan bir tümördür. Genellikle erişkin yaşlarda ortaya çıkma eğiliminde olan bu tümör en sık sakrokoksigeal ve sfenooksipital bölgeden kaynaklanır. 
	Tümör baş-boyun bölgesinde en sık nasofarenks ile ilişkilidir ancak nasal septum ya da paranasal sinüslerde de bulunabilir (Özellikle sfenoid ve etmoid sinüsler).
	Klinik belirtiler genellikle tümörün nasofarenkste yavaş büyümesi ile birlikte kraniyel sinir paralizileri  ve hipopitüitarismdir. Radyolojik olarak tümör yumuşak doku bölgesi ile birlikte yitik kemik lezyonlarına ve bazen de kalsifikasyonlara yol açabilir. 
	Komşu kemiğe düzensiz bir şekilde infiltrasyon gösteren fakat çevresi iyi demarke bir lezyondur. Tümör sert, elastik ve soluk gri renktedir. Mikroskopik olarak kordlar boyunca  dizilmiş yuvarlak hücrelerin lobülleri mevcuttur. Genellikle histoloji o kadar değişkendir ki bazen kordoma ile kondrosarkom arasında ayırım yapmak  güç olabilir. Habasete dönüşüm son derece nadirdir. 
	Tümör son derece radyoresistandır fakat palyatif cerrahi değerli olabilir.
	S174- Trigeminal nevralj tedavisi nasıl yapılır?
	Y174-  A) Medikal:
	a- Karbamezapin
	b- Fenitoin (Özellikle karbamezapin ile kombine bir       şekilde)
	B) Cerrahi:
	a- Trigeminal sinirin periferik dallarının avülsiyonu
	b- Periferik dallara alkol injelte edilmesi
	c- Gasser ganglionuna fenol injekte edilmesi
	d- Gasser ganglionunun elektrokoagülasyonu
	e- Nadiren trigeminal yolların intrakraniyel        dekompresyonu ya da intramedüller trigeminal       traktotomi.
	 
	S175- Burundaki inverted papillomun genel ve histolojik özelliklerini açıklayınız.
	Y175- Bu maksiller ya da etmoid sinüslerden veya burnun lateral duvarından kaynaklanabilen seli, papillomatöz bir tümördür. Hemen daima unilateraldir ve nasal obstrüksiyon ile karşımıza çıkar. En sık 40-70 yaşlarında ortaya çıkarken kadın/erkek oranı yaklaşık 1/5 tir. Fizik muayenedekırmızı gri kitle şeklinde karşımıza çıkan yapının histolojisinde alttaki stomaya inversiyon ile birlikte değişken yassı epitel ve kolumnar epitel dizileri mevcuttur.
	Bazen transisyonel papillom olarak ta isimlendirilebilir. Şu özellikleri mevcuttur:
	A) Lokal eksizyon sonrasında nüks etme riski vardır.
	B) % 2’lik koinsidental habaset riski vardır.
	C) % 10 malign transformasyon riski vardır.
	Bu nedenlerden dolayı inverted papillomlar yeterli sınırlarda eksizyon gerektirir. 
	
	S176- Unilateral damak ve dudak yarıklarının bulguları  nelerdir?
	Y176- Kolumella normal tarafa doğru deflekte durumdadır.Yarığın bulunduğu taraftaki kartilaginöz domevertikal boyut olarak daha alçak seviyededir ve diğerine göre daha az gelişmiştir. Medial krus daha az gelişmiştir, lateral krus daha yassıdır ve alar taban maksillanın az gelişmiş frontal prosessinin üzerinde yatmaktadır.
	
	
	S177- Anosmi nedenlerini sıralayınız.
	Y177- A) Solunan havanın intranasal olfaktör mukozaya          ulaşmasını engelleyen intranasal obstrüksiyon:
	a- Rinit
	b- Sinüsit
	c- Nasal polipler 
	d- Koanal atrezi
	e- Belirgin olarak deviye nasal septum 
	f- Nasal ya da nasofarengeal tümörler
	g- A vitamini eksikliğine bağlı mukozal        değişiklikler
	B) Travma:
	a- Oksipital darbe sonrasında gelişebilen kontrkup        frontal lob hasarı 
	b- Özellikle Le Fort II ve III kırıkları ya da        frontoetmoid fraktürler sonrası gelişebilen         kribriform plak kırıkları
	c- Olfaktör sinirlere ya da bulbusa direkt hasar        (cerrahi)
	C) Infeksiyon ( klasik olarak postinfluenza)
	D) Tümör:
	a- Sfenoid sırtı menenjiomu
	b- Olfaktör oluk menenjiomu
	c- Frontal lob gliomu
	d- Parasellar ya da hipofiz tümörleri
	E) Konjenital: Komplet ya da selektif veya sporodik ya da        kalıtımsal olabilir.
	F) Histerik
	
	S177- Unilateral damak ve dudak yarıklarının bulguları  nelerdir?
	Y177- Kolumella normal tarafa doğru deflekte durumdadır.Yarığın bulunduğu taraftaki kartilaginöz domevertikal boyut olarak daha alçak seviyededir ve diğerine göre daha az gelişmiştir. Medial krus daha az gelişmiştir, lateral krus daha yassıdır ve alar taban maksillanın az gelişmiş frontal prosessinin üzerinde yatmaktadır.
	
	
	
	
	S178- Rinitis medikomentoza nedir?
	Y178- Bu vasokonstrüktif sempatomimetik burun spreylerinin ya da damlalarının aşırı kullanımına bağlı olarak gelişen iatrojenik bir durumdur. Bu ajanların aşırı kullanımı rebound vasodilatasyona ve dolayısıyla nasal obstrüksiyonun tekrarlamasına ve haliyle kısır döngüye yol açar.
	
	S179- Nasofarengeal yassı epitel hücreli karsinom ile ilgili etyolojik faktörler nelerdir?
	Y179- Çinlilerde bu tümörün insidansı yüksektir. Çinlilerin nasofarenkslerinin şekillerinin bu duruma yol açtığı düşünülmüştür fakat bu olay daha çok Çinlilerde bulunan HLA-A2, HLA-8Sin2 ve HLA-A8 doku grupları ile ilişkilidir. Çinli olmayan populasyonlardaki A3 antijenlerinin varlığı riskin yükselmesine yol açar. Yüksek Epstein Barr virüsü titreleri bu hastalık ile ilişkili olarak gösterilmiştir fakat gerçek etyolojik rol belli değildir. 
	
	S180- Maksillanın fibroosseöz hastalığının tabii hikayesi nedir?
	Y180- Genellikle hayatın ilk 2 dekatında alveoler sınırı deforme eden unilateral fasyal bir şişlik ile kendini belli eder. Bu ağrısız, sert ve kemiksel kitle büyümenin durduğu 4. dekada kadar büyümeye devam eder. Habaset tümör radyasyona maruz bırakılmadıkça gelişmez.
	
	S181- Trimalar fraktürün radyolojik bulgularını tanımlayınız.
	Y181- Darbe tarafındaki antrumda genellikle opasifikasyon vardır. Infraorbital sınırda, zigomatikofrontal prosesste ve arkus zigomaticus üzerinde deplasman mevcuttur. Fraktür bölgesinde yumuşak doku şişlikleri bulunabilir.
	
	S182- Basal hücreli karsinom, ameloblastom ya da kraniofarengiom şüphesi ile patolojik incelenmesi istenen materyali patoloğa gönderirken biopsinin alındığı yerin belirtilmesi neden önemlidir ?
	Y182- Histolojik olarak hepsi birbirine çok benzer ve biopsi yerinin belirtilmesi tanıyı gösterir.
	
	
	
	S183- Osteomyelitis paranasal sinüs infeksiyonlarını en sık hangi bölgelerde ve hangi yaş gruplarında komplike edebilir ?
	Y183- Bu komplikasyon diploik kemik oluşumu ile ilişkilidir ve en sık görülme şekillleri şunlardır :
	A) Infantlarda maksiller antrum
	B) Erişkinlerde frontal sinüs
	Akut sinüsit esnasında cerrahi  girişimlerin non-diploik kemik vasıtasıyla (ör. : maksiller sinüs medial duvarı, frontal sinüs tabanı) yapılması çok önemlidir.
	
	S184- Nasofarenks karsinomunun en sık presentasyon şekilleri nelerdir 
	Y184- Hastaların % 30’u epistaksis ya da burun akıntısı ile karşımıza çıkarlar. 
	% 20 işitme kaybı, %10 atipik fasyal ağrı ve hastaları % 20’si kraniyel sinir tutulumları (III,IV,V,VI,IX,X,Xı,XII tutulumları) ve/veya Horner’s sendromu gibi yayılma belirtileri ile karşımıza çıkabilir.
	Sıklıkla ilk tanı esnasında boyunda palpabl lenfadenopati vardır. 
	
	S185- Adenoidektomi düşünülen bir çocukta uvula bifida bulunmasının önemi nedir ?
	Y185- Uvula bifida submüköz bir damak yarığının göstergesi olabilir ve bu nedenle böyle bir hastada yapılacak adenoidektomi velar yetersizliğe yol açabilir.
	
	S186- Bleferospasm ve hemifasyal spasmı nasıl ayırd edersiniz ?
	Y186- Bleferospasm özellikle orbikülaris oküli kasını etkileyen bilateral bir durumdur.
	
	S187- Rhinoserebral phycomycosis’e yakalanma riski en fazla olan hastalar kimlerdir ?
	Y187- Bu şiddetli akut mantar infeksiyonu özellikle sitotksik kemoterapi alan, immunosuprese durumda bulunan ve tedavi edilmemiş diabeti bulunan hastalarda gelişir.
	
	
	
	S188- Nasofarengeal karsinomun yayılım yollarını anlatınız.
	Y188- A) Direkt yayılım :
	a- Parafarengeal bölgeye yayılarak burada son 4        kraniyal siniri ve sempatik zinciri etkileyebilir.
	b- Fossanın tavanının bir bölümünü oluşturan        foramen lacerum’a yayılarak V. ve VI. kraniyal       sinirleri etkileyebilir.
	c- Foramen ovaleden çıkarken Viii’ye yayılabilir.
	d- Östaki tüpünbe yayılabilir.
	e- Eroziv ve invaziv yayılım temporal kemiğin        petroz bölümünü, basisfenoid’i, basioksiput’u,       sfenoid sinüsü, pterigoid plakları ve orbitayı        etkileyebilir.
	f- Aşağı doğru orofarenkse ve ileri doğru kaviteye      yayılabilir.
	B) Uzak yayılım :
	     Erken bilateral lenfatik yayılım sık görülür ve kan          yoluyla hematojen yayılım eninde sonunda akciğerlere       olur. Adenoid kistik karsinom perinöral alanlar boyunca ve       perivasküler lenfatikler boyunca yayılım göstererek         kitlesel eroziv tümör olmadan fatal intrakraniyal yayılım       gösterebilir.
	
	S189-Basit selim nasal poliposis tedavisini açıklayınız
	Y189- A) Tedavi yapılmaz
	B) Medikal tedavi :
	a- Sterois spreyle (Sonuçları yetersizdir).
	b- Sıvı steroid nasal damlalar
	c- Dexamethazone gibi sistemik steroidler
	C) Cerrahi :
	a- Intranasal yolla basit eksizyon
	b- Frontoetmoidektomi yoluyla radikal cerrahi        eksizyon 
	Intranasal etmoidektomi ve transnasal etmoidektomi operasyonlarında görme kaybı riskleri vardır.
	
	
	
	
	S190- Orbital apeks sendromu nedenlerini sayınız.
	Y190- Orbital apeks sendromunun nedenleri şunlardır:
	A) Posterior etmoid ya da sfenoid sinüslerin mukoselleri ya       da pyoselleri
	B) Orbital taban boyunca yol alan pürülasyon
	C) Neoplaziler 
	a- Nasofarengeal
	b- Sinüslerin posterior grupları
	c- Hipofiz
	D) Orbital apeks granulomu
	E) Anevrizmalar
	
	S191- Distal eksternal karotis sisteminin terapötik embolizasyonunun komplikasyonları sayınız.
	Y191- A) Genel anestezi komplikasyonları
	B) Arteriel kateterizasyonu gerçekleştirirken ortaya çıkan       komplikasyonlar.
	C) Normal dokulara kan götüren sistemin duraklatılmasına       bağlı gelişenspesifik komplikasyonlar.
	Eksternal karotid sisteminin mükemmel kontrlateral sirkülasyonuna bağlı olarak bu durumun ortaya çıkması son derece nadirdir fakat yinede riskin en fazla bölgeler şunlardır :
	a- Kulak sayvanı etrafındaki cilt
	b- Dilin ucu
	c- Larenks
	Geç bir komplikasyon olarak hemiatrofi karşımıza çıkabilir.
	D) Kateter tekniğine bağlı olarak gelişen lokal               komplikasyonlar:
	a- Internal yırtıklara ya da küçük damarların        rüptürüne bağlı damarsal hasar
	b- Embolize edilen bölgede ortaya çıkan geciçi ağrı        ve şişme
	E) Serebral ambolizasyon en ciddi komplikasyondur.
	Bu nadir komplikasyondan kaçınmak için yapılması gereken işler :
	a- Yeterli anjiografi
	b- Besleyici tüm  damarların bir kerede oklüzyonuna       kalkışmamak gerekir çünkü bu işlem internal       karotid arter sistemine reflüye yol açabilir.
	S192- Orbital apeks sendromu nedir ?
	Y192- Bu nadir durum ptoz, oftalmopleji, görme kaybı ve Vi’nin dağılımında ağrı ile karakterizedir. Optik foremeni ve superior orbital fissürü etkileyen lezyonlar neden olur.
	
	S193- Dev hücreli arteritin patolojik bulgularını tarif ediniz.
	Y193- Erişkinlerin inflammatuar bir hastalığı olan dev hücreli arterit (temporal ya da kraniyal arterit) büyük ya da orta boy herhangi bir arteri tutabilir. Damarların duvarlarında dev hücrelerin, plasma hücrelerinin, lenfositlerin ve makrofajların akümülasyonu vardır. Internal elastik lamindaki elastik liflerin fragmantasyonu ile birlikte belirgin internal proliferasyon vardır. Lezyonlar arasında normal arter kısımları da vardır. Inflammasyon bölgelerinde trombüs mevcuttur. Aort sık olarak tutulur ve her hangi bir major damar da etkilenebilir. Yüksek eritrosit sedimentasyon hızı, orta derecede anemi ve artış alfa 2 globulinler ve fibrinojen bulunur. Kas enzim seviyeleri normal sınırlardadır. EMG ve kads biopsileri de normaldir.
	
	S194- Ameloblastom bulgularını tarif ediniz.
	Y194- Diş oluşumundan sorumlu epitelin her hangi bir kısmından menşey alabilir. Tümör yavaşca büyür ve kemiği tutarak kemiğin tamamen resobe olmasını sağlar. Çok büyük boyutlara ulaşabilir ve monokistik ya da polikistik olabilir. Bazı tümörler solid olarak kalabilir. Mikroskopik olarak hücre kitleleri aralarında konnektif doku stromaları bulunmak üzere palisad gruplar halinde dizilmişlerdir. Solid kitle içerisinde kistik dejenerasyon olabilir. Bu tümörler genellikle genç erişkinlerde ortaya çıkar ve mandibula genelliklemaksillaya oranla daha sık tutulur. Başlangıçta çenenin yavaş bir şekilde ekspansiyonu şeklinde karşımıza çıkarlar fakat kemik destükte olduğu zaman tümör sert olarak hissedilir. Lezyon bölgesindeki dişler sallanabilir ve tümör boyut kazandıkça ülserleşebilir. Radyolojik olarak en sık multiloküler bir kist görülür ve diş köklerinin resorbsiyonu ile birliktedir. Bu tümörler lokal olarak invazivtirler ve geniş bir şekilde eksizyonları gerekmektedir.
	
	
	
	
	S195- Nasal obstrüksiyon etyolojisini sınıflayınız.
	Y195- A) Konjenital anomaliler
	a- Koanal atrezi :-posterir,-anterior.
	b- Intranasal dermoid
	c- Glioma
	d- Ensefalosel ve meningosel
	e- Deviye nasal septum
	B) Travma :
	a- Septal defleksiyon
	b- Septal hematom
	c- Yabancı cisim
	d- Nasal tamponlama
	C) Gelişimsel :
	a- Alar kollaps
	D) Inflammasyon: rhinit/sinüsit
	a- Akut:
	-viral
	-bakterial.
	b- Kronik: sifiliz, tüberküloz, ruam, sakoidoz,        Wegener’s granulomatoz, difteri, ekstrensek rinit,       intersek rinit, atrofik rinit, inferior konkaların       hipertrofisi
	E) Selim basit poliposis :
	a- Etmoidal
	b- Antrokoanal
	F) Neoplazi :
	a- Selim tümörler (ör :paplillom)
	b- Ringertz’in inverted papillomu
	c- Yassı epitel hücreli karsinom : -nasal kavitenin, -      paranasal sinüslerin
	d- Etmoidlerin adenokarsinomları
	e- Melanoma
	f- Nasal kavitenin diğer nadir maligniteleri
	G) Postnasal obstrüksiyon :
	a- Adenoid büyümesi
	b- Angiofibrom
	c- Yassı epitel hücreli karsinom
	d- Plasmositoma/lenfoma
	
	S196- Vasomotor riniti açıklayınız.
	Y196- Bu terim nedeni ne olursa olsun nasal mukozanın parasempatik innervasyonunun nispi olarak aşırı aktivitesinin neden olduğu bir semptom kompleksidir.
	
	S197- Cerrahi için burunun hazırlanmasında Moffett metodu nedir  ve nasil uygulanir?
	Y197- 4 ölçü kokain HCI ve 4 ölçü % 1 sodium bikarbonat içeren solusyon 1 ölçek 1:1000 adrenalin ile karıştırılır. Bu solusyon nostrillere boşaltılır ve hasta her biri 10 dakika olmak üzere 3 standart pozisyonda yatar. Pozisyonlar şunlardır : 
	A) Omuzların altına yastık konmuş ve başın horizontalden       45 derece sola doğru eğildiği supin posizyon  
	B) Burun baş ve işeret parmaklarıyla kapatılmış durumda       yüzün aşağı doğru yattığı pozisyon 
	C) A’ya benzer pozisyon fakat baş sağa bakar. Bu işlemler       esnasında bir gözlemci hastanın yanında bulunmalıdır.
	
	S198- Nasal kavite içerisinde silastik splint kullanımının avantajlarını ve dezavantajlarını anlatınız.
	Y198- A) Avantajlar :
	a- Intranasal adhezyonların kesilmesinden sonra        mukozanın iyileşmesine olanak sağlar.
	b- Mukoperikondrial septal fleplerin birbirine ya da       alttaki kemiğe veya kartilaja tamponlanmalarını       sağlar. Bu yırtılmış olan mukozanın iyileşmesini       ve septal hematom oluşmasını engeller.
	B) Dezavantajlar :
	a- Rahatsız ediciler ve çıkarılmaları hoş değildir.
	b- Paranasal sinüslerin normal drenajlarını        engellerler ve burundan mukoid sekrasyonlara yol       açarak infeksiyonlara zemin hazırlarlar.
	c- Splintler içerdeyken burun blokedir.
	   d- Septal inzisyon drenajı engelleyerek septal        hematon oluşumuna yol açabilir.
	e- Splintler inhale edilebilir.
	
	
	
	S199- Akut sinüsitte en sık hangi bakteriler gözlenir ?
	Y199- Pnömokoklar, Haemophilus influenza, grup A beta streptokoklar, staphylococcus aureus ve Friedlander’s basili
	
	S200- Koltuk altuna koltuk değneği kullanmak ipsilateral nasal obstrüksiyona yol açabilir. Bu refleksin adı nedir ?
	Y200- Bu Eccles refleksidir.
	 
	
	
	
	
	
	
	
	
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır. Copyright 2015 - 2022 Tüm hakları saklıdır.ismetaslan.com.tr | Web Tasarım CMS Bilişim